Son yıllarda sık sık duyduğumuz ‘ozon tabakasındaki delik’ konusu, gezegenimizi koruyan bu ince katmanın ne durumda olduğunu hep merak ettiriyor. Peki, gerçekten ozon tabakasında ne değişiyor? Bu delik küçülüyor mu, büyüyor mu? Gelin, bilim insanlarının son bulgularına birlikte bakalım.
Ozon Tabakası ve Ozon Deliği Nedir?
Dünya’mızın etrafında, yukarıda, atmosferin bir katmanı vardır. Buna “ozon tabakası” diyoruz. Bu tabaka, güneşten gelen zararlı ultraviyole ışınlarını tutarak bizi koruyor. Şöyle düşünebiliriz; güneş çok güçlü bir ışık kaynağı, ama bazı ışınları cildimize zarar verebilir. İşte ozon tabakası bunları engeller.
Ama 1970’lerde, insanlar bazı kimyasallar ürünler (CFC’ler) kullanmaya başladı. Bunlar genellikle eski tip spreylerde, buzdolaplarında var. Bu kimyasallar atmosfere çıkınca, ozon moleküllerini parçalamaya başladı. Bu yüzden ozon tabakasında incelme oldu ve özellikle Antarktika üzerinde büyük bir “delik” oluştu. Bu delik, Güneş’in zararlı ışınlarının daha kolay dünyaya ulaşmasına izin verdi.
Montreal Protokolü ve Uluslararası Mücadele
1987 yılında kabul edilen Montreal Protokolü, ozon tabakasını incelten maddelerin üretimi ve tüketiminin aşamalı olarak durdurulmasını öngörüyordu. Bu protokol, çevre sorunlarıyla mücadelede uluslararası iş birliğinin en başarılı örneklerinden biri olarak kabul edilmekte. Türkiye de 1991 yılında bu protokole taraf olmuştur.
Ozon Tabakasındaki İyileşme: 2025 Perspektifi
Son yıllarda yapılan gözlemler, ozon deliğinin küçülme eğiliminde olduğunu görülmüş. NASA ve NOAA tarafından yapılan değerlendirmelere göre, 2024 yılında Antarktika üzerindeki ozon deliği, 2000’li yılların başlarına kıyasla daha küçük bir alanı kapladı.
Örneğin, 2024 yılının Eylül ayında en geniş haliyle 22,4 milyon kilometrekareye ulaşan ozon deliği, önceki yıllara göre daha dar bir alanı kapsadı. Bu iyileşme, CFC’lerin atmosferdeki yoğunluğunun azalmasının ve ozon tabakasının kendini onarma sürecinin bir sonucu olarak gözüküyor.
Bilim insanları, ozon tabakasının tamamen eski haline dönmesinin 2066 yılına kadar sürebileceğini öngörüyor. Ancak, bazı araştırmalar, iyileşme sürecinin bu hızla devam etmesi halinde 2035 yılına kadar ozon deliğinin tamamen kapanabileceğini göstermektedir.
Örneğin, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden (MIT) yapılan bir çalışma, ozon tabakasındaki iyileşmenin doğrudan insan faaliyetleriyle bağlantılı olduğunu ve Montreal Protokolü’nün bu süreçte önemli bir rol oynadığını ortaya koymuştu.
Ozon deliğinin iyileşme süreci, çevre politikalarının etkinliğini ve uluslararası iş birliğinin gücünü gösteren önemli bir örnek aslında. Ancak, ozon tabakasının tamamen eski haline dönmesi için daha uzun bir süreye ihtiyaç vardır. Bu süreç, çevre bilincinin ve sürdürülebilir politikaların önemini bir kez daha göstermiş oldu.