Antik Mısırda en çok bilinen hatta günümüze kadar ulaşan şeylerden birisi Mumyalar. İnsanlar neden mumyalamaya ihtiyaç duyardı? ve Mumyalama nasıl yapılırdı? Gelin İnceleyelim..
Eski Mısırlılar ahiret inancına sahiplerdi. O yüzden mumyalama diye bir yöntem geliştirdiler. Mumyalanan bir kişinin ahirete daha rahat ulaşmasına yardımcı olduğuna inanılıyordu.
Mısırlılar ahirete iyi bir şekilde ulaşılabilmenin yolunu bedenin tanınabilir olmasına bağlamışlar bu sebeple özellikle Firavun ve onun adamları sonra memurlar en son alt tabaka (tabi sıra gelirse onlara) mumyalanırdı.
Yani şöyle dememiz mümkün; Mumyalama işlemini zenginler yapabilirdi, mumyalanmak çok maliyetli bir iş. Bu sebeple fakir ve alt tabakanın bu işlemi yapması için bütçeleri bulunmuyordu.
Mumyalama işlemi şöyle gerçekleşirdi:
Antik Mısırlı kadın bir mumya ilginç halde bulundu. Mumyanın bedeni daha önce görülmemiş şekilde kaplanmış ve çığlık atar halde bulunuyordu.
Yaklaşık 3.500 yıl önce bu dünyaya veda eden kadın mumyanın nasıl öldüğü, morfiyolojisi, sağlık koşulları neydi veya bu cesedi nasıl bu kadar uzun süre muhafaza ettiler?
Bu gibi soruların cevabını tespit edebilmek için bilgisayarlı tomografi cihazı kullanıldı. Ne ilginç değil mi? 3.500 yıl önce ölüyorsunuz ama bedeniniz şimdiki teknolojiye ulaşıyor.
Neden çığlık atar halde öldüğüne dair ise ipucu bulabilmek için kızılötesi görüntüleme ve diğer gelişmiş teknikler kullanıldı.
Bu çalışmaya Kahire Üniversitesi Kasr Al Ainy Hastanesi’nde mumya radyoloğu olan Sahar Saleem öncülük etti. Yaptığı açıklamada Çığlık atan kadın mumyanın dikkate değer şekilde korunduğunu ifade etti.
Aynı zamanda yapılan analizde bu Antik Mısırlı kadının çok fazla acı çekerek öldüğünü, kaslarının anında kilitlendiğini ve son çığlığının 3.500 yıl boyunca olduğu yerde donup kaldığını da tespit ettiler.
Saleem kadın mumyanın vücudunda herhangi bir kesi izine rastlamadı. En ilginç kısımda bir mumyanın organlarıyla gömülmesiydi.
Normalde klasik mumyalama işleminde kalp hariç diğer organlar dışarı çıkarılır ancak bu mumyalama diğerlerine benzemiyor. Beyin, kalp, diyafram, akciğerler, karaciğer, dalak, böbrekler ve bağırsaklar hala kadının vücudunda mevcut.
Yine bu mumyada görülen farklılık da ağzının açık olması. Mumyalama yapanlar genelde ölen kişinin ağzını kapalı tutabilmek için çene kemiğini ve kafatasını sağlam şekilde sararlar. Bu kadın mumyada ise bir sargıya rastlanmıyor.
Araştırmacılar aynı zamanda çığlık atan kadının çok pahalı ithal maddelerle mumyalandığını da belirtiyor. Günümüze kadar ulaşmasında en büyük etken bu aslında.
Kızılötesi spektroskopi kullanılarak mumyada ardıç reçinesine rastladılar. Bunlar muhtemelen Doğu Akdeniz ve Doğu Afrika veya Arabistan’dan Mısır’a ithal edilen lüks ürünlerdir. Reçine vücudun bakteri ve böceklerin neden olduğu çürümeyi önlemiş oldu.
Araştırmacı Saleem, çığlık atan tek mumyanın bu olmadığını Prens Pentawere ve Prenses Meritamun’un da ağızları açık halde bulunduklarını bildirdi.
Kadın Mumya siyah bir peruk ve iki bok böceği halkasıyla süslenmişti. Doğal saçları kına ve ardıçla boyanmış bir haldeydi. Elektron mikroskobu, peruğun hurma ağacından yapıldığını ortaya çıkardı. Peruklar genellikle cenaze törenlerinde veya günlük hayatta kullanılırdı.
Saleem, “Çalışmadaki mumyanın çığlık atan yüz ifadesi, kadının acıdan çığlık atarak öldüğünü ifade eden bir kadavra spazmı olarak okunabilir” dedi.
Kadavra spazmı , kaslar ölümden hemen önce kasıldığında ve sertleştiğinde meydana gelir. Bu durum, saldırı, intihar veya boğulma gibi durumlarda ortaya çıkabilir. Çığlık Atan kadının boyu yaklaşık 5 fit (1,5 metre) ve 48 yaşlarında olduğu öğrenildi.
Normalde yapılan çalışmalarda nasıl ve ne şekilde öldüğüne dair bilgiler bulunabiliyordu ancak bu mumyada nasıl bir ölüm olduğuna dair bilgiye rastlanamadı.
Kim bilir belki de canlı bir şekilde mumyalandı ve çığlık atarak günümüze kadar cesedi ulaştı..
Şuanda çığlık atan kadın, Kahire’deki Mısır Müzesi‘nde insanlara sergileniyor. Tabutu ve yüzükleri ise New York’taki Metropolitan Sanat Müzesi’nde bulunuyor.
Bana hala mumyalama yöntemi çok ilginç geliyor. Ülkemizde mumyalama yöntemi kullanılmasa da, hala Dünya’nın pek çok yerinde kullanılıyor.