Dünyamızın derinliklerinde neler var, nasıl bir yapı her zaman insanın merakını cezbetmiştir. Denizlerin en dibinden dağların en yüksek zirvelerine kadar her köşe, ayrı bir sır barındırırken, yerin derinliklerinde yatan gerçek hazineler, göremediğimiz ama varlığını hissettiğimiz cinsten.
Son bilimsel araştırmalar gösteriyor ki, gezegenimizin çekirdeğine yakın bölgelerde, insan hayal gücünü zorlayan bir hazine bulunmakta. Dünyadaki altının neredeyse tamamı, erişemeyeceğimiz derinliklerde birikmiş.
Alman bilim insanlarının volkanik lav örnekleri üzerinde yaptıkları detaylı izotop analizleri sonucunda, çekirdekten mantoya uzanan metalik bir hareketlilik olduğunu ortaya çıktı. Bu durum, altın ve benzeri değerli metallerin yalnızca yüzeydeki maden yataklarında değil, Dünya’nın kalbinde de toplandığının işareti.
Araştırmalar, gezegen oluşurken ağır elementlerin yoğunluk farkıyla derinlere çöktüğünü ve çekirdekte toplandığını işaret ediyor. Bu, aslında yeryüzündeki altın rezervlerinin sadece küçücük bir kısmına sahip olduğumuzu, büyük kısmının ise ulaşılmaz derinliklerde durduğunu ortaya koyuyor.
Bilim insanları, çekirdekteki altının, zaman zaman çok küçük miktarlarda mantoya sızdığını ve volkanik aktivitelerle yüzeye taşındığını aktardı.
3 bin kilometre derinlikteki bu devasa rezerv, bizim erişimimizden çok uzakta bulunuyor.
Düşünecek olursak, eğer bu altın yeryüzüne yayılabilseydi, inanılmaz bir miktar ortaya çıkabilirdi. Ancak, bilimsel olarak erişilemez oluşu, onun değerini azaltmıyor tabiiki, aksine, gezegenimizin oluşum süreçleri ve iç yapısının anlaşılmasında bize ipuçları da veriyor.
Dünya’nın kalbindeki bu altın rezervi, bize hem gezegenin derinliklerine dair merakımızı artırıyor hem de yerbilim ve madencilik dünyasında yeni ufuklar gösteriyor.