Dijital Ayak İzi: Silinen Veriler, Gerçekten Silinir Mi?

Dijital çağda yaşıyoruz ve artık neredeyse her anımızı fotoğraflıyoruz. Bazı insanlar çektikleri bu fotoğrafları sosyal mecralarda paylaşmayı severken bazıları da gizliliğe önem veriyor.

Sanırım yaşanılan en büyük yanılgılarından birisi de, dijital ortamda ‘Sil’ tuşuna bastığımızda gerçekten her şeyi ortadan kaldırdığına inanıyor olmamız. Ancak dijital platformlarda sil tuşu ya da kaldır tuşu sanıldığı kadar da sihirli bir değnek değil.

İnternette paylaşılan bir fotoğraf, bir kez görünür olduktan sonra yalnızca bizim kontrolümüzde kalmıyor. Bulut depolama sistemleri, yedekleme katmanları, içerik dağıtım ağları, arama motoru önbellekleri ve hatta insan faktörü devreye girdiğinde, bir dosyanın tamamen yok edilmesi artık teknik olmaktan çıkırak imkansızlığa doğru emin adımlarla yürüyor.

Sosyal medyada paylaşılan bir fotoğrafı sildiğinizde aslında çoğu platform onu gerçekten silmiyor, yalnızca erişimi kapatıyor. Çünkü arka planda çalışan sunucular, sistem sürekliliğini sağlamak adına içerikleri yedekliyor ve kopyalıyor. Bu kopyalar bazen aynı şirketin başka veri merkezlerinde, bazen de içerik dağıtım ağı adı verilen farklı kıtalardaki sunucularda tutuluyor.

Yani bir içeriğin görüntülenmesi engellense bile, o verinin fiziksel varlığı bir süre daha yaşamaya devam ediyor. Bu süre kimi platformlarda haftalarca, kimilerinde yıllarca sürebiliyor.

Bir fotoğrafın yaşam döngüsünü anlamak, aslında bugünün internetini anlamak demek.

Çünkü dijital veri, fiziksel bir kağıt gibi yırtılıp yakılmıyor, kopyalanıyor, dağılıyor, arşivleniyor, indeksleniyor, yedekleniyor, hatta kimi zaman farkında olmadan ölümsüzleştiriliyor.

Silinmiş bir görselin hala Google görsellerde karşımıza çıkabilmesi, WhatsApp’ta ‘herkesten sil’ seçeneğine rağmen ekran görüntülerinin hala dolaşması, yıllar önce kapatılmış sosyal medya hesaplarının arşiv sitelerinde yaşıyor olması elbette tesadüf değil.

Bilgisayar bilimciler bu duruma data persistence veri kalıcılığı, Sosyologlar ise dijital ayak izi der. Hukukçular unutulma hakkı der. Psikologlar ise daha sert konuşur: ‘İnternette silinmeyen şey veri değil, hatıradır’ Çünkü dijital dünyada olan hiçbir şey kendiliğinden yok olmaz sadece izleyicisini değiştirir.

Bugün Instagram’dan bir fotoğrafı siliyorsunuz ama aynı görsel Meta’nın sunucularında çoktan yedeklenmiş durumda oluyor. Twitter’dan bir tweeti siliyorsunuz, ama arşiv botları onu çoktan kopyalamış oluyor. Reddit’ten kaldırılan gönderiler Pushshift’te hala duruyor. Facebook’ta silindi sanılan mesajlar, ABD mahkeme kayıtlarında delil olarak çıkartılıyor.

Soruyu biraz değiştirelim: ‘Bir fotoğrafı silebilir miyiz?’ değil, ‘Bir fotoğrafın tüm kopyalarının nerede olduğunu bilebilir miyiz?’ Cevabı söyleyeyim: Büyük ihtimalle hayır.

Bir Fotoğrafı İnternetten Tamamen Silmek Neden İmkanıszdır?

Bunun birçok sebebi olmakla beraber başlıca bir kısım nedenleri şunlar desek yanlış olmaz. İnternet yayılım üzerine kuruludur, geri alma üzerine değildir. Veriler tek yerde durmaz çoğalırlar. Aynı zamanda sunucular tam manasıyla silmez sadece gizlerler.

Bu yazılanların bilimsel karşılığı ise şudur, veri, üzerine yeniden veri yazılmadıkça yok olmaz sadece erişilemez hale getirilir.

Platformlar Gerçekte Veriyi Ne Kadar Saklıyor?

Kullanıcı arayüzünde silindi yazısını görmek, dijital dünyada çoğu zaman gerçeğin sadece estetik versiyonundan ibaret. Çünkü sosyal medya platformları, mesajlaşma uygulamaları ve bulut servisleri kullanıcıdan silme ile sistemden silmeyi birbirinden ayırır.

Örneğin Google Drive’da bir dosyayı sildiğinizde, çöp kutusuna gidiyor. Oradan da kaldırırsanız dosya silindi sanılıyor, ama gerçekte Google’ın geri yükleme katmanlarında snapshot yedekleri hâlâ duruyor. Bu, sistem çökmesi durumunda kullanıcı verisini geri getirebilmek için tasarlanmış bir güvenlik refleksi.

Twitter daha farklı çalışıyor. Silinen tweet’ler, platformdan kaldırılır ama API üzerinden çekilmiş arşivlerde, veri madenciliği sitelerinde, bot yedeklerinde, hatta arama motorlarında bile yaşamaya devam eder. Dolayısıyla siz silmiş olsanız bile o içerik çoktan dağıtılmış veri olmuştur.

WhatsApp’ta herkesten sil özelliği ise teknik anlamda bir yanılsama oluşturur. Çünkü mesajı silseniz dahi: Alıcı ekran görüntüsü aldıysa içerik sonsuzlaştı. Alıcının cihazı yedek aldıysa veri hala durur. WhatsApp sunucu arşivlerinde bir süre saklanıyor

Mesaj, uçtan uca şifreli olsa da meta veriler saklanıyor. Yani mesajın içeriği değil, hikayesi kalıyor.

TikTok, Snapchat, Telegram gibi platformlarda da benzer şeyler var. Süreli içerik bile sunucuda süreli değildir. Sadece kullanıcıya süreli görünür.

Platformların önceliği kullanıcı gizliliği değil, veri bütünlüğüdür aslında. Çünkü veri onlar için bir yük değil, ekonomik varlık demektir.

Bir Veri Gerçekten Yok Edilebilir Mi?

Bir dosyayı silmek, aslında o dosyanın bulunduğu alana silinmiş olarak işaret koymaktır. Yani teknik olarak dosya hala diskte durur, sadece işletim sistemi ona erişim yolunu kapatır. Onu tamamen yok etmenin tek yolu, o alanın üzerine yeni veri yazmaktır.

Bu yüzden veri biliminde silmek başka, yok etmek başka bir beceri istiyor.

HDD (klasik disk) için gerçek yok etme yöntemleri:

  • Overwrite üzerine yazma ;Aynı alanın 1’ler ve 0’larla defalarca doldurulması
  • Physical destruction; Disk plakalarının matkap, pres, öğütücü veya yakma ile imhası

SSD (flash bellek) için durum daha karmaşık:

SSD’lerde veri sabit bir noktada durmaz; ‘wear leveling’ algoritması ile hücreler arasında taşınır. Bu yüzden üzerine yazma yöntemi her zaman garantili değildir. Bu tür depolamalarda en etkili yok etme yöntemi:

  • Crypto-shredding (anahtar imhası): Veri şifreli tutulur, sadece şifre anahtarı yok edilir. Veri hala oradadır ama erişilemez hale gelir. Yani pratik olarak ölmüş olur.

Dijital dünyada asıl problem, verilerin silinmemesi değil de bizim onları geçici sanmamız. Bir dosyayı çöp kutusuna sürükleyip rahatlıyoruz, bir fotoğrafı kaldırıp tamam diyoruz, mesajı silip iz kalmadığını düşünüyoruz. Halbuki internetin hafızası, insanın hafızasından daha acımasız, unutmuyor, zaman aşımı tanımıyor.

Dijital dünyada asıl veri, sadece kaydettiğimiz değil, kaydettiğimizi sandığımız her şeydir. Ve her yükleme bir iz, her paylaşım bir kopya, her ekran görüntüsü yeni bir çoğaltma demektir.

O yüzden bir şey paylaşırken bunun bilincinde olarak paylaşım yapmanızda fayda var. Aksi halde sildiğinizi sandığınız bir gönderi yıllar sonra karşınıza çıktığında şaşırmanız muhtemel.

4 Kasım 2025 10:17 am

Semanur Aydos

Yazmayı, okumayı, araştırmayı sever. 🌿

Semanur Aydos