Son dönemde otomotiv dünyası yapay zekayla bambaşka bir yöne giderken, Çin bu duruma el atmak istedi ve direksiyona sertçe müdahale etti. Çünkü işler biraz fazla hızlanmıştı…
Geçtiğimiz aylarda Çin’de yapay zeka destekli direksiyon, fren ve hız kontrol sistemleriyle donatılmış arabalar sokaklarda çoğalmaya başlamıştı. Otomatik şerit takibi, adaptif hız ayarı, hatta neredeyse tam otonom sürüşe yaklaşan modeller bile piyasaya çıktı. Ama bu teknolojiler öyle sanıldığı kadar sorunsuz olmuyor elbette.
Her şey mart sonunda yaşanan trajik bir kazayla gündeme oturdu. Xiaomi’nin SU7 modeli, yapay zeka destekli sürüşteyken kontrolü kaybedip bir şantiyeye daldı. Araç 97 km hızla beton bariyere çarptı ve ne yazık ki üç genç yaşamını yitirdi. Bu olay Çinli yetkililerin alarm zillerini çalmasına yetti.
“Bu sistemler tam otonom değil, sadece yardımcı!”
Yani markalar artık reklamlarında “kendi kendine giden araba” gibi uçuk laflar edemeyecekler. Sistemler ne kadar akıllı olursa olsun, sürücü direksiyonu bırakıp telefonla oynayamaz, uyuyamaz, kahve içemez. Dikkatini yola vermek zorundadır.
Bu adım aslında yapay zekâyı engellemek için değil. Amaç; hem sürücüyü hem yayayı hem de sistemi korumak. Çin, teknolojide liderlik istiyor ama önce güvenlik diyor. Bu yüzden artık;
BYD, Zeekr, XPeng gibi Çinli üreticiler hemen kolları sıvadı. Huawei’nin de yer aldığı otomotiv projelerinde, sürücünün dikkatini takip eden kamera sistemleri, yapay zekâ denetimleri ve sorumluluk protokolleri hızla entegre edilmeye çalışılıyor.